Hollywood'un trajik ikonu: Marilyn Monroe'nun ardında kalan gerçekler
Sadece sarışın bir kadın sembolü değil zekâsı, kırılganlığı ve mücadelesiyle bir döneme damga vuran Marilyn Monroe, 36 yıllık hayatına unutulmaz bir miras sığdırdı.
1950’li yılların parlayan yıldızı, güzelliğiyle olduğu kadar trajik yaşam öyküsüyle de hafızalara kazınan Marilyn Monroe, ölümünden 63 yıl sonra hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Gerçek adı Norma Jeane Mortenson olan Monroe, Hollywood’un altın çağının en çok konuşulan isimlerinden biriydi. Ancak kamera ışıklarının ardında yalnız, kırılgan ve baskılarla baş etmeye çalışan bir kadın vardı.
Sinema Dünyasına Damga Vurdu
Monroe’nun yıldızı, 1940’ların sonlarında modellikten sinemaya geçiş yapmasıyla parladı. “Gentlemen Prefer Blondes”, “The Seven Year Itch” ve “Some Like It Hot” gibi filmlerle milyonların kalbini fethetti. Oynadığı roller genellikle “sarışın aptal” klişesini taşısa da, Monroe kamera arkasında farklı bir karakterdi: kitap kurdu, şiir tutkunu ve kendi yapım şirketini kuracak kadar girişimci bir kadın.
Aşkları Kadar Acıları da Konuşuldu
Üç evlilik yapan Monroe’nun, beyzbol yıldızı Joe DiMaggio ve yazar Arthur Miller ile ilişkileri geniş yankı uyandırdı. ABD Başkanı John F. Kennedy ile arasında yaşandığı iddia edilen gizli ilişki ise hâlâ tartışılmakta. Tüm bu ilişkiler, onun basın tarafından idealleştirilmiş bir “aşk tanrıçası” olarak görülmesine neden oldu; ancak özel hayatındaki yalnızlık çoğu zaman göz ardı edildi.
Trajik Bir Son ve Bitmeyen Sorular
5 Ağustos 1962’de Los Angeles’taki evinde ölü bulunan Monroe’nun resmi ölüm nedeni uyku hapı kaynaklı intihar olarak açıklandı. Ancak bazı kesimler ölümünün arkasında daha karanlık sırlar olabileceğini savunuyor. CIA ve Kennedy ailesiyle ilişkilendiren çeşitli komplo teorileri, ölümünün üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen hâlâ gündemde kalmasını sağlıyor.
Unutulmayan Miras
Marilyn Monroe sadece güzelliğiyle değil, sinema tarihine bıraktığı iz ve kadın oyunculara ilham veren duruşuyla da anılıyor. Hollywood’un ona biçtiği rolleri yıkmaya çalışan Monroe, bugün hâlâ kadınların özgürleşme mücadelesinde sembol isimlerden biri olarak görülüyor.