ADEM ÖRENGÜL

HERKES EZBERE KONUŞUYOR

ADEM ÖRENGÜL

Değerli okurlarım, sosyal medyada ya da TV’lerde çıkmış koca koca konuşmacılar Özgür Özel’i eleştiriyor. “Miting yapıyor tamam da, çözüm önermiyor.” diyorlar. Karşımızda kopyacılar var. Senin önerilerini hemen uygulamaya koyuyor, sen yaparsan ben daha iyi yaparım diyorlar. Bir de “vatan millet Sakarya” nutuklarıyla milleti kandırıyorlar. Adamların enformasyon ve iletişim araçları ellerinde! Uyanık olalım dostlarım; son yirmi yıldır insanlar sefalet içinde, bundan daha iyi anlatım olur mu?

Tabii ki bu eleştirilere kısmen hak vermekle birlikte, işin detayına inince tablo biraz daha karanlık hâle geliyor. Özgür Özel’in sıkça tekrarladığı “Son 20 yıldır insanlar sefalet içinde” cümlesi, güçlü bir retorik ve aynı zamanda haklı bir değerlendirme…

Türkiye’de halk gerçekten “sefalet içinde” mi? 2002-2022 arası Türkiye’nin kişi başına milli geliri (nominal dolar bazında) yaklaşık 3.500 dolardan 12.500 dolara çıkmıştı (2021 zirvesi). Satın alma gücü paritesine göre ise 2002’de 7.000 dolar iken 2021’de 21.000 dolara çıktı ama hisseden sadece saray. Yani uzun vadede ciddi bir refah artışı var gibi gösteriliyor fakat halk refaha ulaşmıyor, borçla boğuşuyor. 2022’den sonra daha da beteri yaşandı; TL’nin sert değer kaybı, enflasyonun kontrolden çıkması ve hayat pahalılığı yüzünden satın alma gücü hızla eridi. 2024-2025 itibarıyla reel ücretler 2018 seviyesinin bile altına düştü. “Sefalet” hissi özellikle son 3-4 yıldır çok belirgin.

Peki, “halk için çözüm önermiyorlar” eleştirisi ne kadar haklı? Aslında CHP’nin (ve Özgür Özel’in) çözüm önerileri var fakat bunlar ya çok genel kalıyor ya da kamuoyuna yeterince güçlü aktarılamıyor. Örneğin Aile Destek Sigortası yasa tasarısı verildi (hâlâ yasalaşmadı, 20 küsur yıldır söyleniyor). Merdiven altı emekliliğe son verecek, en düşük emekli maaşını asgari ücrete eşitleyecek önerileri var. Liyakat esaslı atamalar, mülakatın kaldırılması, eğitimde fırsat eşitliği, köy okullarının açılması, tarımda milli politikalar, mazot–gübre–elektrik destekleri, demokrasi ve hukuk reformu paketleri (güçlendirilmiş parlamenter sistem vs.)…

Sorun şu: Bu öneriler ya teknik detayda kalıyor ya da “nasıl finanse edilecek?” sorusuna net cevap verilemiyor. Aslında hazine garantili köprü, yol, hastane vs. projelerine aktarılan para, refah politikaları için fazlasıyla yeterli. Buna rağmen toplum somut, elle tutulur projeler görmek istiyor ve haklı olarak “Tamam da para nerede?” diye soruyor.

Özgür Özel’in mitinglerdeki üslubu çok sert ve duygusal. Bu, CHP tabanını ateşliyor ancak orta seçmeni özellikle de 2000’lerin ekonomik rahatlığını yaşamış 40 yaş üstünü soğutuyor. Çünkü “20 yıldır sefalet” dendiğinde o yıllarda ev–araba alan, çocuğunu özel okula gönderen, tatile giden orta sınıf “Yahu ben mi sefildim?” diye tepki veriyor. Aslında söylemde küçük bir düzeltme bile çok şeyi değiştirebilir. “Son 3-4 yıldır hayat gerçekten çok zorlaştı” denmesi, daha çok kişide karşılık bulabilir. Fakat 2000’lerdeki refahın aslında Kemal Derviş’in kalkınma planlarının sonucu olduğu, AKP’nin programı sanıldığı için bu fark pek görülmüyor.

Çözüm önerileri var ama ya yeterince somut değil ya da “parayı nereden bulacaksınız?” sorusuna tatmin edici cevap verilemiyor. Sonuç olarak duygu yüksek ama güven veren, “işte yol haritası” hissi zayıf. Eleştiriler bu açıdan kısmen haklı. 20 yılın tamamını “sefalet” diye etiketlemek abartılı değil, son yıllardaki ekonomik çöküş de inkâr edilemez. Daha dengeli bir söylem belki şöyle olabilirdi:

“2000’lerde bir refah yakalandı, ancak bu Kemal Derviş’in programıydı. 2018’den sonra tüm kazanımlar heba edildi. Şimdi yeniden o günlere dönmek için yapılması gerekenler bunlar…”

Bu daha gerçekçi, daha az tepki çeken ve ikna kapasitesi daha yüksek bir dil olurdu.

Yazarın Diğer Yazıları