
Network üzerine
MESUT NÖBETÇİGİL
Yeni ticaret sistemine network’e adapte olmuş bir yakınım yurt dışındaydı, tatil için kısa süreliğine geldi. Bir kahve içimliği sohbet ettik.
“Network nedir?” diye sordum. Benimle paylaştığı, birçok genç girişimciye faydalı olacak bilgileri derledim, buyurunuz:
Network terimi, birbirine bağlı birimler arasında bilgi, kaynak veya hizmet alışverişi sağlayan bir yapı oluyor. Temel olarak bir network, belirli bir hedef doğrultusunda bir araya gelen ve etkileşim içinde olan bileşenlerden oluşuyor. Bu bileşenler insan, bilgisayar, cihaz, organizasyon ya da sistemler olabiliyor.
İnsanlar fazlaca düşünüyorlar. Bir konuya girecekler, bir iş yapacaklar; “Olabilir mi, yapabilir miyim, benden olur mu?” diye düşünüyor. Biraz önce istediği şeyi o kadar çok sorguluyor ki harekete geçmekte zorlanıyor.
Bu durumun iki katmanı var gibi görünüyor: Bunlardan biri insanlarla alakalı, diğeri fırsatlarla.
Bindokuzyüzseksenlerin yapabilmenin çok zor olduğu zihniyle, İkibinyirmibeşe bitişiğe bıraktığında şöyle istiyor: Bunu da yapayım, şunları da yapayım, çünkü yapabilmeleri kolaylaştı.
Teknoloji bazı şeyleri değiştirdi. Yani networkler ve ilişkiler değişti. İnsan her şeye yetişmek istiyor. Halbuki yedi gün yirmidört saatimiz var. Bu yapabilmeler zaman sınırında tanımlı. Artık konu neleri yapabileceğinizle değil, neleri yapmayı seçtiğinizle alakalı; bu birinci katman.
İkinci katmanda şöyle bir problem var: Bunu da sağlıklı bir şekilde anlamak gerekiyor. Eskiden işimizi yapabilmek için çok çalışmak yetiyordu, yani çok çalışınca oluyordu. Şimdi artık çok çalışmanın yetmediği bir dünyadayız. Şu anda bizim sağlıklı ve nitelikli networkler kurmuş olmamız, sonra üzerine belirli performanslarla çalışmış olmamız gerekiyor. Bu da bizi yeni bir problem havuzuna getiriyor. Bu network için gerekli insan ilişkilerini nasıl yöneteceğiz?
O yüzden biz işle alakalı konuşuyoruz, bilimle alakalı konuşuyoruz, ilgi değişimleri ile alakalı konuşuyoruz, gelecekle ilgili konuşuyoruz. Şu anda açın medyayı, medyanın ana gündemi bu kadar savaşlar, yangınlara rağmen sevimli insan-insana ilişkileri konuşuyoruz. Çünkü biz açsak, başkalarıyla girdiğimiz ilişkinin biçiminin doyuracağını biliyoruz. Bu da kafamızı çok karıştıran konulardan biri.
Babadan, dededen öğrendiğimiz ezber ya da kalıp cümleleri, mesela “çok çalışırsak kazanırız”, “güven böyle kurulur”, “sabah erken kalkan bilmem ne de yapar” gibi kalıpları daha romantik ele alsınlar, gündem yapmasınlar. Bunu biraz kenara çıkarmak gerekiyor. Çünkü artık pratikler böyle değil.
Dünyanın değiştiğini ve değişime adapte olma hikayesini net bir şekilde artık kabullensinler. Yani dünya değişti artık. Şu değişimi kendisini buradaki pratikten anlayayım diye baksınlar. Bu büyük bir sorun. Biz ezbere bildiğimiz şablonlarla Türkiye’de değiliz. Şu anda Türkiye’de çalışan kurye sayısı bir milyon, yani öğretmen kadar kurye var. Başka bir dünyadayız biz. Biz şu anda Türkiye’de çalışanlarının üçte birinin serbest çalışan olduğu bir dünyadayız. Yani özel bir şirkette de çalışmıyor, devlette de çalışmıyor. Kendisine ait bir çalışma hayatı var, mevcut sisteme ek ve yancıl ekonomiler kuran bir yapıda.
Bu değişimi kabullenmek gerekiyor, anlamak ve yeniden okumak gerekiyor. Ezbere bildiğimiz şablon artık arka tarafta.
Yapılacaklardan ikincisi çok önemli. Bu hiç paniklenecek bir durum değil, aksine yavaşlamak gerekiyor.
Özellikle otuzbeş yaş üzerindekilere söylemek istediğim bir cümlem olacak:
Tam bu dünya için gerekli donanım sende var. Çünkü sen toplumsal anlamda takas döneminden beri gelişen teknolojinin tümüne denk gelmişsindir. Yani bizim asli işimiz adaptasyon. Biz adapte oluruz, bizim için sıkıntı yok. Yirmi yaşında çocuklar için daha zor adapte olmak, becerilerini geliştirmek açısından. Bizim için yavaşlayıp bir bakmak gerekiyor, yani hızlanmak, paniklemek ne yapacağımla alakalı. Onun yerine birazcık yavaşlamak, kendi kas gücümüze güvenmek, oluruna davranmak, yani dışarıdaki bir etkenden değil kendi ürettiğimiz becerilerden yola çıkmak gerekiyor.
Anladığım kendine güven, geçmişteki kalıplara değil yeni gelişmelere bak. Çünkü hayat değişiyor. Rahatça düşünüp tercihlerimizi yapmamız gerekiyor.