O yılların bir sesi vardı 'Radyo'

Bir zamanlar evlerin baş köşesinde yalnızca bir ses vardı… Televizyon yoktu. İnternet yoktu. Telefon, komşu kapısında sırayla aranırdı. Ama bir radyo vardı… Tüm evin sesini dolduran, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen umutlandıran…

Türkiye’de ilk resmi radyo yayını 1927’de İstanbul’da başladı. O zamandan itibaren radyo, sadece bir teknoloji değil, hayatın tam ortasında bir yoldaş oldu. Sabahları ajans bülteniyle güne başlandı, öğleden sonraları arkası yarınlarla nefes tutuldu, akşamları “Arkası Yarın” bittiğinde sokaklar sessizliğe büründü. Her evde bir radyonun sesi yankılanırken, insanlar aynı anda aynı şarkıyı dinler, aynı anda aynı haberi öğrenirdi.

O yılların bir sesi vardı 'Radyo'

Radyo Gelirdi, Bütün Mahalle Susardı

O zamanlar radyo dinlemek bir törendi. Büyükanneler dantel örtülerini radyonun üstüne serer, pilli radyolar sobaların yanına çekilirdi. Mahallede radyo alan bir ev olduğunda, komşular toplanır, çaylar demlenir, saatlerce başında beklenirdi. O an bir haber duyulurdu radyodan, herkes elini dizine koyup derin derin düşünürdü. Çünkü radyonun sesi, gazete manşetinden önce haber verirdi memlekete.

Spikerler bile yıldızdı. O yılların radyocuları öyle bir konuşurdu ki, sanki sesi eve değil, kalbe dokunurdu. Saat tam 20.00 olduğunda “Burada İstanbul Radyosu, şimdi ajans haberlerini sunuyoruz…” dendiğinde tüm ülke başını çevirir, kulak kesilirdi.

O yılların bir sesi vardı 'Radyo'

Birlikte Dinlenirdi, Birlikte Susulurdu

Radyo sadece haber taşımazdı. Şarkılar, hikâyeler, tiyatrolar, öğütler, ses yarışmaları… Türk Sanat Müziği’nin en zarif hali, halk müziğinin en içli hali hep radyodan taşardı odalara. Babalar sigara tüttürür, anneler örgü örer, çocuklar sessizce sandalyede kıpırdanmadan beklerdi. O yıllar, “dinlemeyi bilmek” yıllarıydı.

Radyo evdeyse hayat vardı. Yoksa eksikti bir şeyler…

O yılların bir sesi vardı 'Radyo'

Sonra Televizyon Geldi, Radyo Yavaşça Gitti

1970’lerden sonra televizyon girdi evlere. O sessiz mahremiyetin yerini görsel bir dünya aldı. Evin ortasında duran radyo, yavaş yavaş mutfağa, verandaya, atölyeye sürüldü. Önce çocuklar ilgisini yitirdi, sonra büyükler. Artık haber yüzlerden öğreniliyor, müzik kliplerden izleniyordu.

Ama radyo gitmedi. Sadece yerini değiştirdi. Otobüslerde, taksilerde, fabrikalarda, minibüslerde kaldı. Sabahın sessiz saatlerinde hâlâ birileri kulağını ona yaslıyordu.

O yılların bir sesi vardı 'Radyo'

Ve Şimdi?

Bugün teknoloji çağında her şey parmak ucunda. Spotify, YouTube, Podcast derken yeni nesiller radyoyu hiç tanımadı bile. Ama hâlâ bir sabah ansızın bir apartman dairesinden bir nostalji frekansı duyulabilir:

“TRT Radyo 1… Şimdi sıradaki eser…”

Radyo, gidişini hiç duyurmadı. Sadece biraz sessizleşti. O yılların sesiyle hâlâ bir köşede bekliyor.

Dokuzda 9 - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme