Asansör yönetmeliği engellilerin hareket özgürlüğünü kısıtlıyor
Kabin İçi Kapı Zorunluluğu, Tekerlekli Sandalye Kullanıcılarını Evlerine Mahkûm Ediyor
Asansörlerde güvenlik gerekçesiyle getirilen kabin iç kapısı zorunluluğu, özellikle eski binalarda yaşayan engelli bireylerin asansör kullanımını imkânsız hale getiriyor. Uygulama, erişilebilirliği ortadan kaldırarak eşit yurttaşlık hakkını fiilen engelliyor.
“Güvenlik” Gerekçesiyle Erişim Engelleniyor
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 13 Eylül 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan düzenlemesiyle, 1 Temmuz 2023’ten itibaren asansörlerde kabin iç kapısı bulundurulması zorunlu hale getirildi. Düzenleme, teoride güvenliği artırmayı amaçlasa da, uygulamada özellikle eski yapıların büyük bölümünde ciddi erişilebilirlik sorunlarına yol açtı.
Dar kabinli asansörlere sonradan eklenen iç kapılar, tekerlekli sandalye ve akülü sandalye kullanıcılarının kabine girişini fiilen engelliyor. Türkiye’de konutların önemli bir bölümünün eski binalardan oluşması, sorunun münferit değil, yaygın ve yapısal bir sorun olduğunu ortaya koyuyor.
Engelli Bireyler Kendi Evlerinde Mahsur Kalıyor
Yıllardır aynı binada yaşayan, yaşamını o mekâna göre düzenleyen engelli bireyler, bu düzenleme nedeniyle evlerinden çıkamaz hale geliyor. Asansörsüz ya da erişilemeyen bir bina, engelli bireyler için sosyal hayattan, eğitimden, istihdamdan ve sağlık hizmetlerinden kopma anlamına geliyor.
Asansör, engelli yurttaşlar için bir lüks değil; yaşamın sürdürülebilmesi için zorunlu bir araçtır. Erişimi ortadan kaldıran bir uygulamanın güvenlik gerekçesiyle savunulması, temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmamaktadır.
Engellilerin Görüşü Alınmadan Hazırlanan Bir Düzenleme
Düzenlemenin hazırlanma sürecinde engelli bireylerin ve temsilci örgütlerinin görüşlerine başvurulmaması, sahada herhangi bir etki analizi yapılmaması ve mevcut konut gerçekliğinin dikkate alınmaması eleştirilerin odağında yer alıyor.
Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, kamusal düzenlemelerde erişilebilirliği açık bir yükümlülük olarak tanımlıyor. Bu çerçevede, erişimi fiilen ortadan kaldıran uygulamalar dolaylı ayrımcılık niteliği taşıyor.
DEVA Partisi: “Sorun Yanlış Yönetmelik Anlayışından Kaynaklanıyor”
DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Aybar Uygur ile İl Başkan Yardımcısı ve geçmiş dönem Türkiye Sakatlar Derneği İzmir Şube Başkanı İlknur Peder, güvenlik ile erişilebilirliğin birbirine karşıt kavramlar gibi sunulmasının yanlış olduğunu belirtti.
Parti temsilcileri, sorunun çözümsüz olmadığını vurgulayarak şu önerileri dile getirdi:
Eski binalar için erişilebilirlik odaklı istisnalar tanınmalıdır.
Küçük kabinli asansörlerde kabin iç kapısı zorunluluğu esnetilmelidir.
Periyodik asansör kontrollerinde erişilebilirlik temel kriter olmalıdır.
Engelli bireylerin kullanamadığı asansörler güvenli kabul edilmemelidir.
Engelli örgütlerinin yer aldığı teknik danışma kurulları oluşturulmalıdır.
Düzenlemeler, kullanıcı deneyimi esas alınarak yapılmalıdır.
Alternatif ve erişilebilir teknik çözümler mevzuatta yer bulmalıdır.
Sensörlü ve erişimi engellemeyen güvenlik sistemleri geçerli sayılmalıdır.
Denetim anlayışı cezadan çok çözüm üretmeye odaklanmalıdır.
Kırmızı etiket uygulamaları, engelliler için bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılmalıdır.
“Eşit Yurttaşlık Güvenlik Gerekçesiyle Askıya Alınamaz”
Yapılan açıklamada, erişilemeyen her yapının engelli bireyler için yasaklı alan anlamına geldiği vurgulanarak, hiçbir yönetmeliğin engelli yurttaşları evlerine kapatma hakkına sahip olmadığı ifade edildi.
Yetkililerden, güvenliği bahane ederek erişilebilirliği ortadan kaldıran bu uygulamadan vazgeçilmesi ve asansör mevzuatının erişilebilirlik temelinde yeniden düzenlenmesi çağrısı yapıldı.
-
asansör yönetmeliği
-
tekerlekli sandalye
-
deva partisi
-
DEVA Partisi İzmir
-
aybar uygur
-
izmir yerel
-
genel
-
yaşam
-
izmir
-
engelli hakları
-
izmir haber
Bakmadan Geçme
