ADEM ÖRENGÜL

'ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR' BOZMAYIN

ADEM ÖRENGÜL

Değerli okurlarım, yargı hiyerarşisinin bozulmasının, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının alt mahkemelerce uygulanmamasının, hukukun üstünlüğünü zedeleyerek bireylerin "kendi adaletini aramasına" yol açabileceğini ve bu durumun toplumsal istikrarsızlığa neden olabileceğini düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargı sisteminin hiyerarşik yapısını ve AYM'nin üstün konumunu net bir şekilde düzenler. Bu, hukuk devletinin temel taşlarından biridir. Kimse ben "ANAYASAYI VE ANAYASA MAHKEMESİNİ" tanımıyorum, diyemez.

Anayasa Madde 153: "Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kararlar Resmî Gazete'de yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcıdır." Bu madde, AYM'nin bireysel başvuru yoluyla verdiği hak ihlali kararlarının da (norm denetimi kararları gibi) alt mahkemeleri zorunlu kıldığını belirtir. AYM, temel hak ve özgürlüklerin ihlalini tespit ettiğinde, alt mahkemeler bu ihlali gidermekle yükümlüdür; aksi halde Anayasa ihlal edilmiş olur.

Anayasa Madde 138/4: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve makamlar, kararları hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Bu, yargı kararlarının (özellikle AYM'ninkilerin) infazını zorunlu kılar. Alt mahkemeler, AYM kararlarını "temyiz" veya "yerindelik denetimi" gerekçesiyle reddedemez; çünkü AYM, bireysel başvuruda "kanun yolunda gözetilmesi gereken hususları" değil, Anayasal güvenceleri (Örneğin adil yargılanma hakkı, Madde 36) denetler.

Anayasa Madde 90: "Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerle (örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, AİHS) kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi hâlinde, uluslararası sözleşme hükümleri esas alınır." Bu, AİHM kararlarının da AYM üzerinden iç hukuka yansıtılmasını sağlar. AYM'nin ihlal kararı vermesi, alt mahkemelerin yeniden yargılama veya infaz durdurma gibi adımlar atmasını gerektirir (AYM Kanunu Madde 50).

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 311 ve 648: Yeniden yargılama, AYM veya AİHM ihlal kararları üzerine otomatik olarak başlatılır. Alt mahkemeler, bu süreci "siyasi gerekçe" veya "yetki aşımı" gibi bahanelerle erteleyemez. Bu çerçeve, yargıyı hiyerarşik bir bütün olarak tutar: Alt mahkemeler, Yargıtay ve Danıştay gibi üst mahkemelerin yanı sıra AYM'ye de bağlıdır. AYM kararlarını uygulamamak, Anayasa ihlali suçunu (TCK Madde 309 - Anayasa düzenini değiştirmeye teşebbüs) tetikleyebilir ve Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) disiplin soruşturması gerektirir. Ancak pratikte, HSK'nin siyasi etki altında kaldığı eleştirileri (örneğin üyelerinin Cumhurbaşkanı ve Meclis tarafından seçilmesi) bu mekanizmayı zayıflatmıştır.

Ne yazık ki, son yıllarda (özellikle 2023-2025 arası) AYM kararlarının sistematik olarak uygulanmaması, yargı hiyerarşisini ciddi şekilde zedeliyor. Bu, "2023-2025 Türkiye Anayasa Krizi" olarak adlandırılan bir süreci tetikledi ve Avrupa Komisyonu'nun 2025 Türkiye Raporu'nda "yargı bütünlüğünün zedelendiği" ve "kamu güveninin en düşük seviyede olduğu" vurgulandı.

İşte yasalar ve uygulamalar ışığında ana örnekler; Can Atalay Davası (2023-2025), Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala Kararları; AİHM, 2020-2025, Tayfun Kahraman (Gezi Davası) ve Benzerleri: 6 Kasım 2025'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM'nin ihlal kararına rağmen Kahraman'ın tahliye ve yeniden yargılama talebini reddetti.!

Kamuoyu araştırmalarına göre yargıya güven %20'nin altında; bu, vergi kaçakçılığı, sokak adaleti (linç girişimleri) ve protesto artışına yol açıyor. Hukuk boşluğu, bireylerin mahkemeye değil "sosyal medya linçine" veya "özel güvenlik"e yönelmesine neden olur. AYM, bu tür ihlallerin "toplumsal huzuru bozduğunu" (Örneğin Can Atalay kararında) belirtiyor. AB Raporu, bu durumun "yerel demokrasiyi zayıflattığını" (kayyumlar, tutuklamalar) ve ekonomik güveni erozyona uğrattığını söylüyor.

Evet, mevcut siyasi eğilim (Özellikle 2025 sonbaharındaki Demirtaş, Kahraman ve Atalay kararları) yargı hiyerarşisini bozarak "karanlık" yöne gidiyor. Çözüm, HSK reformu, AYM kararlarının otomatik infaz mekanizması ve siyasi irade ile mümkün. Aksi halde, "herkes kendi adaletini arar" ve toplumsal yapı bozulur.

Yazarın Diğer Yazıları