Çocuk Olmak ve Sevmek, Büyük Olmak ve Sevmek
ESİN VARDAR
Sevgi, insanın doğduğu andan itibaren hayatına yön veren en saf duygudur. Fakat sevmenin biçimi, çocukken bambaşkadır; büyüdükçe değişir, karmaşıklaşır, derinleşir belki ama aynı zamanda biraz da kirlenir. Çocukken sevmek içgüdüseldir; hesapsız, çıkarsız ve tertemizdir. Bir çocuk severken karşılık beklemez, teşekkür istemez, hatta bazen farkında bile değildir sevdiğinin. O sadece içinden geldiği gibi davranır.
Bir çocuk annesini, babasını, kedisini ya da en sevdiği oyuncağını severken “beni o da seviyor mu?” diye sormaz. Çünkü çocuk için sevgi, bir alışveriş değil, bir varoluş biçimidir. Dünyayı tanımanın ilk yolu sevgidir. Küçük bir çocuk düşüp dizini kanattığında, annesinin sarılışı her şeyin ilacıdır. O sarılmanın içinde şefkat, güven ve koşulsuz bir bağlılık vardır. İşte o yüzden çocukken sevmek; hayatı tüm çıplaklığıyla kabul etmektir, korkmadan, sorgulamadan…
Ama insan büyüdükçe sevmek de değişir. Büyümek; kalbin yanına aklı eklemektir, bazen de aklın gölgesinde kalmaktır. Büyükler severken düşünür, ölçer, biçer. “Acaba değer mi?”, “Ya incinirsem?”, “Ya o beni sevmezse?” gibi sorular, sevginin önüne set çeker. O saf çocukluk duygusu yerini temkinli bir sevgiye bırakır. Artık sevmek cesaret ister; çünkü büyüklüğün içinde kaybetme korkusu, geçmişin yaraları ve geleceğin endişeleri vardır.
Yine de, büyüdükçe sevmek tamamen kötü değildir. Çünkü olgunlaşmak, sevgiyi daha derin anlamak demektir. Artık sadece gülümsemelere değil, sessizliklere de anlam yükleriz. Bir bakıştan, bir susuştan, bir fedakârlıktan sevgiyi okuruz. Çocukken sevmek saf bir neşeyken, büyükken sevmek bir sabır, bir anlayış, bir emektir.
Belki de en güzeli, bu iki sevgiyi birleştirebilmektir. Çocukkenki saflığı kaybetmeden, büyüklüğün olgunluğuyla sevebilmek… Birini severken hesap yapmadan, ama aynı zamanda onun kıymetini bilerek. Çünkü gerçek sevgi, ne tamamen çocuksu bir coşku, ne de tamamen yetişkin bir temkinle yaşanır; ikisinin arasında bir dengedir.
Sevmek değişir, evet; ama özünde hep aynı kalır: bir yüreğin, bir diğerine dokunması. O yüzden bazen çocuk gibi sevmek gerekir — korkusuzca, içten, tüm kalbinle. Çünkü en büyük sevgi, en sade olandır.
Küçük Bir Kalp
Bir çocuk gibi sevebilmek,
Korkusuzca, tüm içtenlikle…
Düşler gibi saf ve temiz,
Ve sessizlikte bile anlamlı.
Büyüdükçe çoğalır sorular,
Ama küçük kalpte hâlâ umut var.
Sevgi, ne karmaşık ne hesaplı,
Sadece bir yüreğin diğerine dokunuşu.