
Çocuklarda sanal oyun bağımlılığının ilacı: Gerçek oyun
ESİN VARDAR
Çoğu ebeveynin refleksi, ekran süresini kısıtlamak ya da oyunları yasaklamak oluyor. Ancak bu, sorunu çözmekten çok daha derinleştiriyor. Çünkü çocuk, ellerinden alınan oyunun yerine bir şey konmadığında kendini eksik hissediyor. Yasak, sadece kısa süreli bir engel olur; asıl ihtiyaç giderilmedikçe bağımlılık başka yollarla geri döner.
Oysa çocuklara “ekransız” bir alternatif sunmak mümkün. Onlarla birlikte dışarıda oyun oynamak, masa başında kutu oyunları kurmak, beraber doğa yürüyüşlerine çıkmak, sokaklarda sek sek oynamalarına izin vermek... Bu aktiviteler hem çocukların dikkatini dağıtır hem de ebeveyn-çocuk bağını güçlendirir. Çocuk, ancak birlikte oynandığında gerçek oyunun değerini öğrenir.
Oyun, çocuğun dilidir
Her çocuk konuşmadan önce oynamayı öğrenir. Oyun, onların dünyayı anlama ve anlamlandırma biçimidir. Ekranlar bu dili bozuyor, onları sadece tüketici konumuna indiriyor. Sanal dünyada geçen saatler, gerçek yaşamdaki sosyal becerilerin ve duygusal gelişimin önünü kesiyor.
Unutmayalım:
Bir çocuğun bir parkta düşüp dizini kanatması, dijital bir oyunda yüz can kazanmasından daha değerlidir.
Birlikte oynanan saklambaç, izlenilen onlarca video içeriğinden çok daha öğreticidir.
Gerçek oyun, çocukları hayata hazırlar; sanal oyun ise onlardan hayatı alır.
Bugün çocuklarımıza sunduğumuz oyunlar, yarının toplumunu şekillendirecek. O halde onlara ekranı değil, doğayı; kulaklıkları değil, kuş seslerini; sanal ödülleri değil, gerçek sevinçleri armağan edelim.