
Haklı olmak mı, mutlu olmak mı?
ESİN VARDAR
Değerli Okurlarım;
İlişkiler, en çok da iki insanın aynı fikirde olmadıkları anlarda şekillenir. Her şey yolundayken herkes iyi bir sevgili, iyi bir eş ya da iyi bir arkadaş olabilir. Asıl mesele, anlaşmazlık kapıyı çaldığında nasıl davrandığımızda gizlidir.
Son zamanlarda sıkça karşılaştığım bir ilişki dinamiği var: İnatlaşma. Birbirini seven insanlar, bir noktadan sonra sanki düşman cephesine geçmiş gibi davranmaya başlıyor. Kimse geri adım atmıyor. Herkes haklı, ama kimse mutlu değil.
Peki neden bu kadar inatçıyız? Belki de bunun cevabı çocukluğumuzdan kalma bir savunma mekanizmasında gizlidir. Haklı olursak değerli, güçlü, kontrol sahibi olduğumuzu sanıyoruz. Oysa bir ilişkide "haklı çıkmak", çoğu zaman "ilişkinin kaybetmesi" anlamına gelir.
Kırılmaktan korktuğumuz için kırıyoruz. Boyun eğmek istemediğimiz için kalpleri eziyoruz. Oysa bazen sessiz kalmak kaybetmek değil, korumaktır. Özür dilemek ezilmek değil, büyümektir. Ve geri adım atmak, yön değiştirmek değil, yönü birlikte bulmaktır.
İnat, bir ilişkinin dili olmamalı. Aksi halde zamanla kelimeler yetersiz, bakışlar soğuk, dokunuşlar boş hale gelir. İki insan, bir zamanlar aynı hayale yürürken, ayrı yollarda tek başına yürümeye başlar.
Belki de artık şu soruyu sormanın zamanı gelmiştir:
"Bu ilişkide haklı olmaya mı çalışıyorum, yoksa birlikte mutlu olmaya mı?"
Sevgi, bazen susabilmeyi, bazen dinleyebilmeyi, bazen de ilk adımı atmaktan çekinmemeyi gerektirir. Çünkü inat, sevginin dili değildir. Sevgi, yumuşaktır. Ve yumuşak olan, sonunda kazanır.
İnatlaşmanın belirtileri:
Her tartışma bir güç mücadelesine dönüşür.
Taraflardan biri ya da her ikisi, "ilk adımı atmak istemez".
Özür dilemek zayıflık olarak görülür.
Sessiz kalma ya da küsme bir silah gibi kullanılır.
“Ben haklıyım” vurgusu çözümün önüne geçer.
Bu dinamiğin altında neler yatabilir?
Güven eksikliği: Kırılmaktan ya da altta kalmaktan korkmak.
Ego çatışması: Güçlü görünme çabası.
Geçmiş kırgınlıklar: Affedilmemiş meselelerin birikmesi.
İletişim eksikliği: Duyguları sağlıklı ifade edememe.
Nasıl baş edilebilir?
Empati kurmak: Karşındakinin ne hissettiğini anlamaya çalışmak.
Haklı olmak değil, mutlu olmak: Tartışmalarda çözüm odaklı düşünmek.
İlk adımı atmaktan çekinmemek: Özür dilemek, barışmak bir zaaf değil.
Açık iletişim: Hisleri dürüst ama kırmadan ifade etmek.
Destek almak: Bazen bir çift terapisti tarafsız bakış sunabilir.
Aşkla, sevgiyle, mutlulukla, anlayışla dolu yıllarınız olsun ve unutmayın; sevgi, aşk aynı yolda yarışmak değil, yürüdüğünüz bu yolda aynı güzellikleri görebilmektir.
Kalbimle kalbinize sarılıyorum...