ESİN VARDAR

Sevgi mi, alışkanlık mı, bağımlılık mı?

ESİN VARDAR

İnsan ilişkilerinde en çok karıştırılan üç kavram: sevgi, alışkanlık ve bağımlılık. Hepimiz bir noktada şu soruyla baş başa kalıyoruz: “Gerçekten seviyor muyum, yoksa sadece alıştım mı?” Ya da daha derin bir soru: “Onsuz yapamamak sevgi midir, yoksa duygusal bir bağımlılık mı?”

İlişkilerin başında her şey çok net gibi gelir. Kalp çarpar, göz parlar, ses değişir… Sevdiğimizi düşünürüz. Ama zaman geçtikçe bu hisler evrilir. Heyecan azalır, rutinler artar. Sevgi, sabah kahvesini birlikte içmek, aynı diziyi izlemek, aynı yerde yürüyüşe çıkmak gibi gündelik alışkanlıklara dönüşür. Ve tam da burada başlar kafa karışıklığı.

Alışkanlık: güvende hissetmenin tuzaklı hali

İnsan doğası gereği alışkanlıklarına düşkündür. Aynı yoldan yürümek, aynı saatte uyanmak, tanıdık sesleri duymak... Bunlar bizi güvende hissettirir. Aynı durum ilişkilerde de geçerlidir. Birlikte geçen yıllar, anılar, paylaşılan zorluklar derken, sevdiğimizi sandığımız şeyin aslında alışkanlık olduğunu fark etmemiz yıllar sürebilir.

Ama alışkanlık, sevgi değildir. Alışkanlıkla sürdürülen ilişkiler çoğu zaman “konfor alanı”nın dışına çıkmamak için yaşanır. Sevgi varsa, konfor alanı bile birlikte genişler. Alışkanlık varsa, bir gün biri uzaklaştığında ardında büyük bir boşluk değil, sadece bir boşluk rutini kalır.

Bağımlılık: onsuz yapamamak mı, kendinle yüzleşememek mi?

Bağımlılık ise daha tehlikeli bir zemin. “Onsuz yaşayamam”, “O giderse ben de biterim” gibi cümlelerle kendini gösterir. Sevgi, özgürlük alanı bırakır. Bağımlılık ise kişiyi kendine kelepçeler. Kimi zaman duygusal şantaja, kimi zaman kendini feda etme haliyle maskelenir. Kökünde genellikle yalnız kalma korkusu, terk edilme kaygısı ve değersizlik hissi vardır.

Bir insanı “ihtiyaç” gibi görmek, onu “sevmek” değildir. Sevgi, ihtiyaç olmaktan çok bir tercihtir. Her gün yeniden seçilen bir bağlılıktır; bağımlılık değil.

Sevgi: özgürlükle büyüyen bağ

Gerçek sevgi, “onsuz yapamam” değil, “onunla hayat daha güzel” diyebilmektir. Kişiye alan tanır, büyümesine destek olur, koşulsuzdur ama kör değildir. Ne sadece alışkanlıklara dayanır, ne de bağımlılık gibi kişiliği silikleştirir.

Sevgi; varlığına minnet duyduğun ama yokluğunda da kendini unutmayacağın bir bağdır. Kendinle tam olduğunda bir başkasına gerçekten sevgi verebilirsin. Aksi hâlde, ilişkiler sadece kendini tamamlama çabasıyla yaşanır ve bu da ne sevgi olur, ne de huzur getirir.

Son söz

Kendinize dürüst olun. Yanınızdaki kişiye duyduğunuz şey gerçekten sevgi mi, yoksa yıllardır sürdürdüğünüz bir alışkanlık mı? Ya da onsuzluğunuzu değil, yalnızlığınızı mı sevmiyorsunuz?

Bu sorular zor, ama bazen en zor sorular, en doğru cevaplara götürür.

Yazarın Diğer Yazıları