
Beğeni tuzağı: Sosyal medyada onaylanma ihtiyacı
YAREN DAĞHAN
Sabah uyandınız, eliniz telefona gitti. Dün paylaştığınız fotoğraf kaç beğeni aldı? Kimler yorum yaptı? O küçük kırmızı kalpler, sanki gününüzün nasıl geçeceğine dair gizli bir işaret gibi değil mi?
Bu durum artık neredeyse hepimizin hayatında var. Sosyal medyada paylaştıklarımızın aldığı geri dönüşler, kendimize bakışımızı ve ruh hâlimizi etkiliyor. Peki neden?
Çünkü insan, doğası gereği onaylanma ihtiyacı duyar. Tarih boyunca kabul görmek, ait olmak ve sevilmek hayatta kalmamız için önemliydi. Bugün ise bu ihtiyaç, dijital dünyada “beğeni” butonuna sıkışmış durumda.
Onay arayışının görünmeyen yüzü
Bir fotoğrafımıza yeterince beğeni gelmediğinde moralimizin bozulması, aslında beynimizin ödül-ceza sisteminden kaynaklanıyor. Beğeni aldığımızda dopamin salgılanıyor; bu da kısa süreli bir mutluluk yaratıyor. Ancak bu mutluluk geçici olduğundan, yeniden aynı hissi yaşamak için daha fazla paylaşım yapma eğilimine giriyoruz. Bu döngü, tıpkı küçük bir bağımlılık gibi işliyor.
Araştırmalar, sosyal medya kullanımının özellikle gençlerde özgüven ve benlik algısı üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu gösteriyor. “Ben yeterince güzel miyim? Başarılı mıyım? Değerli miyim?” sorularının cevabı, çoğu zaman ekrandaki beğeni sayısına bağlanıyor.
Neden tehlikeli
• Kendi değerimizi dışarıdan ölçmeye başlıyoruz. İçsel güven yerine başkalarının onayı ön plana çıkıyor.
• Karşılaştırma tuzağına düşüyoruz. Başkalarının hayatına bakıp kendimizi yetersiz hissediyoruz.
• Gerçeklik çarpılıyor. Filtrelenmiş, seçilmiş anları “gerçek yaşam” sanıyoruz.
Bir süre sonra, paylaşmadığımız anların değeri düşüyor; çünkü “görülmeyen” şey, sanki hiç yaşanmamış gibi geliyor.
Ne yapabiliriz?
• Kendi değerini hatırla: Beğeni sayısı, senin kişisel değerini ölçmez.
• Sınır koy: Sosyal medyada geçirdiğin zamanı bilinçli şekilde azalt.
• Gerçeğe dön: Paylaşmadığın anların da değerli olduğunu kendine hatırlat.
• İçsel onay geliştir: “Benim için ne önemli?” sorusunu sor. Cevabı dışarıdan değil, içeriden bulmaya çalış.
Unutmayalım: Beğeniler gelip geçicidir, fakat gerçek ilişkiler ve kendi içimizde bulduğumuz onay kalıcıdır. Sosyal medya bir araçtır; kimliğimizin, değerimizin ya da mutluluğumuzun kaynağı değildir.
Belki de artık şunu sormanın zamanı geldi:
“Kendimi gerçekten mutlu hissettiğim bir anı paylaşmasam da, onun değerini azaltır mı?”
Cevap çoğumuz için aynı: Hayır, azaltmaz. Çünkü asıl onay, kalbinin derinlerinden gelendir.